5 Eylül 2011 Pazartesi

İKİ İNSAN ARASINDAKİ EN KISA MESAFE GÜLÜMSEMEKTİR.



Bir gülümseme ; sevginin ve insan olmanın anahtarıdır.
Bir gülümseme ; iç dünyamızın güzelliklerini , dışa yansıtır.

Bir gülümseme ; bir külfeti yoktur , fakat çok şey kazandırır.
Bir gülümseme ; evde saadet , iş yerinde muvaffakiyet.

Bir gülümseme ; başkalarına ikramda bulunmak demektir.
Bir gülümseme ; vereni fakirleştirmeden , alanı zenginleştirir.

Bir gülümseme ; bir an sürer , bazen ise ebediyen yaşar.
Bir gülümseme ; yorgun olan insanı dinlendirir.

Bir gülümseme ; ümitsiz olana neşe ve hayat bahşeder.
Bir gülümseme ; karanlık bir çehreyi aydınlatabilir.

Bir gülümseme ; satın alınmaz , rica ile elde edilemez.
Bir gülümseme ; ödünç verilmez , çalmak da mümkün değildir.

Bir gülümseme ; kendiliğinden verilmedikçe işe yaramaz.
Bir gülümseme ; ona ihtiyacı olanlara ilaç gibi gelir.

Bir gülümseme ; sevgi köprülerini sağlamlaştırır.
Bir gülümseme ; bazen bir hayat kurtarır.

Bir gülümseme ; bazen bir savaşı da önler.
Bir gülümseme ; bazen gülümseyemeyeni gülümsetir.

Bir gülümseme ; sadaka yerine geçer , sevap kazandırır.
Bir gülümsemeyi , gülümsemeye ihtiyacı olana bol bol verin.
Bir gülümsemeye, gülümseyemeyeni ihtiyacı olduğunu unutmayın!

Bir gülümseme ; için hiç kimse , ona ihtiyaç duymadan yaşayacak kadar zengin ve kuvvetli değildir.

İKİ İNSAN ARASINDAKİ EN KISA MESAFE GÜLÜMSEMEKTİR.

Yaşarken öğrenilen 7 gerçek...



Birincisi:
Dostluklar ikiye ayrılır:
Kalıcı dostluklar ve geçici dostluklar.
Hayatta bir zorluk ortaya çıktığı anda bozulan dostluklar daha çoktur, kalıcı dostluklar çok azdır.

İkincisi:
İnsanların çoğunluğu kalplerini ve beyinlerini geçici değerlere ayırmışlar.
Bu değerler uğruna kendi gerçek niteliklerinden taviz vermekten, kötü şeyler yapmaktan çekinmiyorlar.

Üçüncüsü:
İnsanlar, amaçlarına ulaşmak için birbirlerini ezmekten çekinmiyorlar.
Oysa, başkasına kötülük yaparak elde edilen her şeyin, geldiği gibi ellerinden gideceğini anlamıyorlar.

Dördüncü:
İnsanlar, gerçekte bir anlamı ve önemi olup olmadığını hiç düşünmedikleri fakat değerli ve anlamlı saydıkları şeyler yüzünden, birbirlerine zarar veriyorlar.
Bu şekilde hayatı birbirlerine zehir etmeye alışmışlar.

Beşinci:
Herkes yanlışın nedenini, başarısızlığın nedenini başkalarında arıyor.
Kimse, başına ne geldiyse aslında kendi yüzünden geldiğini anlamıyor, kendi suçunu, yanlışını kabul edip düzeltmiyor.

Altıncı:
İnsanlar, helal lokmanın ve bölüşmenin değerini bilmiyor. En lezzetli lokmanın helal lokma olduğunu unutuyorlar.
Vicdanları ve mideleri arasında kaldıkları zaman midelerini tercih ediyorlar.

Yedinci:
İnsanlar, bir şeye dayanmadan yaşama gücünü bulamıyorlar. Bu yüzden çoğu zaman anlamsız şeylere sarılıyor, güveniyorlar.
Asıl sarılmaları ve güvenmeleri gereken belki de tek duygunun, sevgi olduğunu anlamamakta ısrar ediyorlar.